Sağduyu deneyimle gelişiyorsa, sağduyulu ünvanını en çok kim hak ediyor aceba, kah utangaçlığından kah korkaklığından hiçbir şeye girişemeyen bilge mi, yoksa utangaçlık nedir bilmeyen ve tehlikeli denen şey üzerine hiç kafa yormadığından hiçbir şeyden korkup çekinmeyen deli mi?... Çünkü olayları yaşayarak öğrenmenin önünde iki büyük engel vardır, ilki zihne bir sis perdesi çeken utanç; ikincisi tehlikeli olduğu açıkca görülen olayların üstüne gitmekten alıkoyan korku. Delilik bizi bu engellerden muhteşem şekilde kurtarır.
- Deliliğe Övgü
Ve bugün bu yazı kendi deliliğime ithaf olsun..
Sonunda Merkür üstümden kalktı ve uzaklaştı da rahat nefes alabiliyorum. Doğum günü yazısı bile yazamadım.. gerisini siz düşünün :)
O zaman napalım.. keyifli bişiler çalsın geriden .. Burda
Ve hızlıca biraz fotoğraf ekliyim.
"Frozen" temalı pasta pek çok kez yapmış olsam da favorim bu oldu.
Favori temalarımdan biri de diş pastaları..
Monster High pasta ve kurabiyeleri
Ve kendi doğumgünü pastam ve doğumgünümü paylaştığım Neyneyimin pastası..
Yılın en sevdiğim günü için en sevdiğim çiçek.. Lale..
Bugün upuzun çimenlerin üzerinde uzanasım var. Ağaç gölgesi falan da değil, öyle orta yerde. Gözüme güneş girmesin, uyumadan, gözlerim kapalı. Sadece müzik sesi, hiçbişi düşünmeden uçuşan kelimeler veya tam da şöyle bişi aslında..
Bugün biraz dinlenmek lazım.. Sabretmek, bişileri beklemek zorunda kalma düşüncesi beni mutsuz ediyor. Oysa ne anlatır efsane?
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş.
Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağının tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.Yorulanlar ve düşenler olmuş.Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kil bataklığını. Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Altıncı Vadi "şaşkınlık", yedinci vadi "yokoluş" vadisiymiş. Kaf Dağına vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.Simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki "Simurg Anka", "Otuz Kuş" demekmiş. Onların hepsi Simurg'mus. Her biri de "Simurg"muş..
Emek veren ve sabır gösteren herkes kendi Anka kuşuna kavuşur..
Sevgiler,
Berna